george orwell 1984 kitap yorumu

1984 / George Orwell / 1949 / kitap özeti. Ütopya, geleceğe dair kusursuz bir düzen hayalidir. Distopya, geleceğe dair karamsar bir düzen hayalidir. Bu bağlamda 1984 ütopya değil, distopya sınıfındadır. "Çiftdüşün" gücünü dikotomiden (ikilem) alır. Aynı anda hem gerçeğin farkında olmak hem de inkar etmektir. Hem unutmak GeorgeOrwell adlı yazara ait 1984 (İngilizce) kitabı kapıda ödeme, taksit seçenekleri ve %36 indirimli Sözcü Kitabevi'nden satın alabilirsiniz. 1984de Orwell, George en Iberlibro.com - ISBN 10: 6257120896 - ISBN 13: 9786257120890 - E-Kitap Projesi & Cheapest Books - 1949 - Tapa blanda Herkesinokuması gereken müthiş bir bilim-kurgu romanı 1984. Okuduğum en iyi 10 bilim-kurgu romanı arasındadır. Herkes tavsiye ediyorum. İyi okumalar. Kitap adı: 1984. Orijinal adı: 1984. Yazar: George Orwell. Çeviri: Celal Üster. Yayınevi: Can Yayınları. 1984- George Orwell Güzel bir kitap yorumu olmuş gerçekten.Kitap yorumundan ziyade tatsız olaylar hepimizi üzmeyede devam ediyor. Ama inşaALLAH devam etmez Comment Trouver Un Bon Site De Rencontre Gratuit. Yılın ilk kitaplarından biri de benden gelsin. Şimdilik çok iyi gidiyor. Müthiş bir hayal gücü ve gerçekliğin birleşimi... Diline ve kalitesine diyecek yok 0 kişi takip ediyor. Paylaş 30 Kesinlikle öyle. Zaten her çağa uygun olabilecek nitelikte gözüküyor. Fatma Kurçer 4 yıl Şüphesiz ilk 10 hakedenlerden Fatma Kurçer 4 yıl Öyle olsa gerek. Gerçi henüz bitirmedm bakalım artık. Fatma Kurçer 4 yıl Keyifli okumalar, iyi akşamlar dilerim. Bedia KrcYlc 4 yıl Tskr ederim. Iyi akşamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Size de iyi okumalar. Iyi aksamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Onu okudum. Zaten Orwell'in kendine has bir tarzı var ve bunda oldukça başarılı. Fatma Kurçer 4 yıl Aynen futuristik bir kitap. Hayal gücü güçlü. Platonun ütopyası ile sosyalist düzene güzel bir eleştiri. Taha Bilen 4 yıl Aynen doğru kelime kesinlikle fütüristik Fatma Kurçer 4 yıl Keşke Türk edebiyatı böyle bir yazar çıkarabilseydi Ahmet Altan ve oğuz atay hariç tabi Taha Bilen 4 yıl Belki böyle değil ama Türk edebiyatında da iyi yazarlar var Sabahattin Ali gibi Yusuf Atılgan gibi... Tabi sizin de dediginz gibi Oguz Atayımız var ve daha niceleri Fatma Kurçer 4 yıl Çok tskr ederim. Iyi akşamlar. Fatma Kurçer 4 yıl Rica ederim iyi geceler Bilal Levent 4 yıl Çok sogolun tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Rica ederi fatma hanimcim Sawe Sağar 4 yıl Iyi aksamlar Fatma Kurçer 4 yıl Size de iyi aksamlar Sawe Sağar 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Zaten okunan zamana ışık tutan kitaplardan biri Fatma Kurçer 4 yıl Keyifli okumalar dilerim. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Ne yazık ki. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle Fatma Kurçer 4 yıl Fatma Kurçer hala aynı düzenin kuralların uygulandığı zamanlar. Mesut Bentür 4 yıl Öyle. Zaten kitap okunulan zamanın kendisinden bahsediyor. Her ZAMANdan Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederm. Fatma Kurçer 4 yıl Muhteşem seçim, bu kitabı görüpte yorumsuz geçmek mümkün değil. Bitirdikten sonra anlayacağınızdan eminim. Herkes bu kitabı okusun görünce benim gibi mutlu olacaksınız. İyi okumalar diliyorum. Facebookta Paylaş Twitterda Paylaş Linki kopyala Zaten henüz bitirmeme rağmen beni büyüledi bitirdikten sonrayi düşünemiyorum. Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Kesinlikle öyle. Tskr ederim. Size de iyi okumalar. Fatma Kurçer 4 yıl Size katılıyorum Seda Tözenbilek 4 yıl Okumamis olan çok şey kaybetmistr zaten çok haklisinz Fatma Kurçer 4 yıl Filmi var mi? Bilmiyrdm en kısa zamanda izleyecegimden emin olabilirsnz tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Aynen oyle Fatma Kurçer 4 yıl Dogrusu bende bu kadar iyi bir hayal gücünün bu kadar gerçekle birlesmesine inanamadm Fatma Kurçer 4 yıl Tskr ederim. Fatma Kurçer 4 yıl Orijinal Adı Nineteen Eighty-Four Seri Yok Yayınevi Can Yayınları Sayfa Sayısı 352 Baskı Yılı 2014 Goodreads Puanı 1,680,065oy Arka Kapak Yazısı Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. ... Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır. Can Yayınları, bu "bütün zamanların kitabını" Celâl Üster'in özenli çevirisiyle okura sunmaktan kıvanç duyuyor. Yorum Hepiniz 1984'ü muhtemelen biliyorsunuzdur, ya okumuşsunuz ya da adını duymuşsunuzdur. 1984 benim en çok sevdiğim kitaplardan biri, en sevdiğim ilk 10 kitap arasında yer alıyor. İlk kez 2015 yılının Ocak ayında okumuştum ve çok sevmiştim, bu ikinci okuyuşum ve bu kez daha da çok sevdim. Bilmeyenler için, kitap 1984 yılında geçiyor ve dünya yepyeni ve farklı bir düzen içerisinde. Dünya da üç Süper Devlet hakim ve biz Okyanusya'da yaşananlara tanık oluyoruz. Ezilmiş, bireysellikten yoksun bir toplum, insanların her an kontrol edildiği bir toplum yapısı... Orwell öyle güzel bir kurguya imza atmış ki insan her sayfa da hayran olmadan edemiyor. Birden fazla distopya okudum ve hiçbirinde bu denli iyi ve her noktası düşünülmüş bir yapıyla karşılaşmadım. Okurken bazı şeyleri saçma ve eksik bulabiliyorsunuz bazen ancak yazar bir süre sonra sizin saçma bulduğunuz şeyin nasıl mantıklı olduğunu ya da sizin göremediğiniz noktayı öyle güzel bir biçimde size sunuyor ki utanıyorsunuz. Büyük Birader, parti, sistem... Her şey mükemmel biçimde kurgulanmış, okurken nefes alıyor gibi oluyorsunuz, farkındalığınız artıyor her şeye yepyeni bir biçimde bakabiliyorsunuz. Bu kitabı okuyup da bir şeyler öğrenmemek imkansız sanırım. İlk okuduğumda bana gerçekten yepyeni bir bakış açısı kazandırmış ve uzun süre etkisinden kurtulamamıştım, aslında dönüp dönüp kitaptaki olayları baştan yaşıyor, farkına vardığım şeyleri yeniden gözden geçiriyordum. Hatta Yeni Söylem'den kelimeler kullanır olmuştum, mükemmel demek yerine çoğu zaman çiftartı derken buluyordum kendimi tabii bir çok kişinin bu ne diyor diye baktığı da olmadı değil. İkinci kez okumaksa ilk okumada farkına varmadığım şeyleri fark etmeme ve kitabı daha iyi anlamama sebep oldu. Ve okurken gerçekten doydum. Dün gece kitabı bitirdikten sonra elim başka kitabı okumaya gitmedi, o büyü bozulmasın o tat damağımda kalsın istedim. Okurken ürperiyorsunuz ve dehşete düşüyorsunuz. Etkisinden çıkmanızsa çok zor. 1984 gibi geleceğe yönelik kabus senaryosu - distopya türünde başka eserler de var, bazılarını okudum. Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi.. Her yazar kendi algısına ve düşünce sistemine göre yeni bir dünya yazıyor, hepsinin doğru ve eksik kısımları var ve şimdiye kadar ki en iyisi 1984 bence. 1984 ve Cesur Yeni Dünya birbirine çok benzer olan kitaplar. İçerik farklı olsa da yola çıkış noktası çok benze, bir çok kişinin bu iki kitabı karşılaştırdığını muhtemelen görmüşsünüzdür. Ben her ikisini çok severim, kendi çapımda bir karşılaştırma yapacak olursam; Cesur Yeni Dünya'da ki tüketim çılgınlığı, sarhoş beyinler, cinselliğin ve özel hayatın toplumlaştırılması... Bir çok yönden bugüne daha yakın bir tahmin, günümüzde insanlar tüketim çılgınlığına kendini kaptırmış, sarhoş gibi ve düşünmekten yoksun bir şekilde yaşıyor. Bu yönden bakınca Huxley'nin dünyasına çarpıcı derece de benze bir dünya da yaşadığımızın farkına varıyorsunuz ve bu gerçekten çok korkutucu, insanlar ruhsuz ve incelikten uzak sadece yaşayan varlıklar haline dönüşüyor, aynı Cesur Yeni Dünya'da ki gibi. 1984'e baktığınızda ise hem günümüzü hem geçmişi net bir şekilde görebiliyor ve sorgulayabiliyorsunuz. Bugün 1984'te ki dünyadan çok farklı bir yaşam sürdüğümüze inanmak zorlaşıyor bazen, gerçekten özgür müyüz? Düşüncelerimiz gerçekten bize ait mi? Kontrol edilmediğimizden gerçekten emin miyiz? Bence bu soruların cevapları kesinlikle evet olamaz. Bunun gibi daha bir çok benzerlik var ve bunlar okuyup keşfetmeniz daha iyi olacaktır bence. İki kitabı da çok severim ancak Cesur Yeni Dünya, 1984'teki kusursuz kurgu ve dolu dolu anlatımdan biraz yoksun. 1984 kurgu açısından ne kadar iyiyse dili de o kadar iyi. Okurken sizi düşündüren, düşünmeye mecbur eden dopdolu bir dili var. Bu türü seviyorum ve bu türde bulduğum diğer kitapları da okumak istiyorum. Yevgeni Zamyatin'in Biz'i de bu türde ve onu da en kısa sürede okumak istiyorum. Sanırım biraz fazla uzattım Ancak kitap gerçekten çok güzel ve her açıdan okunmaya değer. Bence bir kez değil bir kaç kez okunması gereken bir kitap, insanın ufkunu genişletiyor ve okudukça yeni şeyler öğrenebilme imkanı sunuyor. İyi ki ikinci kez okumuşum, muhtemelen bir kaç kez daha okuyacağım. Çok sevdiğim kitapları bir kaç kez okumayı çok severim ve böyle bir kitapta bunu kesinlikle hak ediyor. Kitabın son çevirisini çok beğendim, kapağı da kitabın yayınevinden daha önce çıkan kapaklarından çok daha güzel. Celal Üster çevirisiyle ve George Orwell'in kurgusuyla muhteşem bir kitap ve bence herkes okumalı. İyi Okumalar Alıntılar "Duygularını gizlemek, aklından geçenlerin yüzüne yansımasını önlemek, herkes ne yapıyorsa onu yapmak, içgüdüsel bir tepkiydi." "Winston sanki deniz dibi ormanlarında öylesine dolaşıyordu, canavarca bir dünyada kaybolmuş gibiydi, ama canavar kendisiydi sanki. Bir başınaydı. Geçmiş yok olup gitmişti, geleceği düşlemek olanaksızdı. Ondan yana olduğuna güvenebileceği tek insan kalmış mıydı acaba?" "Korkunu asla gösterme! Öfkeni asla belli etme! Gözlerindeki azıcık bir kıpırtı seni ele verebilir." "Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir." "Bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler." "Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu." "Son, başlangıçta gizliydi." "İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu." "Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun." "İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de." Aslında tüm kitabı alıntı olarak buraya geçirmek istiyorum D Puanım Orijinal Adı 1984 Çevirmen Celâl Üstüner Sayfa Sayısı 350 Baskı Yılı 2016 Elimdeki baskısı Yayınevi Can Yayınları Arka Kapak Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. ... Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kabus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgahlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır. Can Yayınları, bu "bütün zamanların kitabını" Celâl Üster'in özenli çevirisiyle okura sunmaktan kıvanç duyuyor. Korkunu asla gösterme! Öfkeni asla belli etme! Gözlerindeki en ufacık bir kıpırtı seni ele verebilir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Her şey bir hayal dünyasında eriyip gidiyordu, sonunda yılın hangi gününde oldukları bile belirsizleşmişti. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemi olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Geriye hiçbir şey kalmayacak senden; ne nüfus kütüğünde bir ad ne de belleklerde yaşayan bir silindiğin gibi, gelecekten de silineceksin. Hiç var olmamış olacaksın! Merhabalar, nasılsınız? Bugün içine ikinci yazımı giriyorum. Normalde aynı gün içerisinde yazı girmemeye çalışsam da bugün durum biraz farklı. Bugün Bloggerlar Okuyor etkinliği kapsamında okuduğum 1984'ün yorumunu gireceğim. Onun öncesinde etkinlikten kısaca bahsedeyim; Bu etkinlik kapsamında seçilen kitabı o ay içerisinde okuyup, ayın son günü yorumunu bloglarımızda paylaşıyor olacağız. Daha detaylı bilgi için tık tık. Nisan ayı için George Orwell'in 1984 adlı romanı seçilmişti. Etkinlik biraz geç başladığından yorum tarihi 10 Mayıs'a kadar ertelenmiş. Bugün denk gelmesem haberim olmayacaktı ve bu kitabın yorumu gelmeyecekti. Neyse ki son anda yetişmiş bulunuyorum. ^^ Kitabımıza gelecek olursak... Aslında tam olarak nereden başlayacağımı bilemiyorum. Bu kitap hakkındaki düşüncelerimi toparlamakta zorlanıyorum açıkçası. Kısaca konusuna değineyim... Kitap Winston Smith karakterinin tarafından ilahi bakış açısıyla anlatılıyor. Kitapta bahsi geçen dünya oldukça çarpıcı. Artık sadece 3 ülke vardır ve karakterimizin yaşadığı ülke Okyanusya'dır. Ülke, Parti egemenliği altındadır ve Büyük Birader isimli şahsımız partinin başındadır. Tabii Büyük Birader diye birisi gerçekten varsa... Parti'nin egemenliğindeki Okyanusya'da iç parti üyeleri, dış parti üyeleri ve proleter'ler yaşamaktadır ki karakterimiz Winston dış parti üyelerinden olup Gerçek Bakanlığı'nda çalışmaktadır. Kitap boyunca Winton'ın iç dünyasını, düşüncelerini -ki düşüncenin suç olduğu bir toplumda yaşıyor- gerçeği bulma çabalarına ortak oluyoruz. Kitap boyunca beni dehşete düşüren birçok şey oldu. Ki kitabı dehşet içerisinde okuduğumu söylemeliyim. Beni dehşete düşürenlerden birisi düşüncesuçu'ydu. Parti'nin aleyhine düşündüğünüz, hatta Parti'nin düşünmenizi istediği şeyden başka düşündüğünüz her şey suç. Kabul çok garip bir cümle oldu. D Öyle ki adamlar Yenisöylem'i -yeni bir dil- oluşturarak kelime dağarcığını olabildiğince minimuma düşürüp, sizin düşünmenizi engellemeye çalışıyorlar. Gerçekten dehşet verici bir şey. Bir diğer en can alıcı nokta ise geçmişin değiştirilmesi. Evet yanlış okumadınız, adamlar geçmişi değiştiriyorlar. Nasıl mı? Mesela bir hafta öncesinde istatistiksel tahminlerde bulunuluyor. O tahminler tutmadı mı? Haberlerde, gazetelerde yayınlanan o makale şuan ki istatistiklere uygun olarak değiştiriliyor ve o şekilde aynı tarihli gazeteye tekrar basılıyor. Ve bütün eski orijinal baskılar yok ediliyor. Böylece Parti'nin tahminleri her zaman doğru oluyor ve insanlar bu durumu hiçbir şekilde yadırgamıyor. Hatta öyle ki 5 dakika öncesine kadar Avrasya'yla savaşta olduğu bilinirken 5 dakika sonra en başından beri Doğuasya'yla savaştıkları söyleniyor ve kimse "yahu biz Avrasya'yla savaşıyorduk n'oldu?" demiyor aksine hemen kabulleniyor. Yani diyeceğim o ki kurgu, oluşturulan dünya gerçekten dehşet verici. Ben daha öncesinde Orwell'ın hiçbir kitabını okumamıştım ve ilk olarak herkes Hayvan Çiftliği'ni öneriyordu. Ancak Orwell'ın kalemiyle tanışmak bu kitaba nasipmiş ki bu konuda hiç sıkıntı çekmedim. Kurgunun, olayların, anlatımın akıcılığı oldukça iyiydi. Orwell'ın diğer kitaplarını da mutlaka alıp okuyacağım. ^^ Aslında kapağına da değinmek istiyorum. Çünkü bu zamana kadar birçok kapak uygulanmış, tasarlanmış. Ama içlerinden en çok Can yayınlarının bu son kapağını beğendim. Gerçekten çok güzel. Gerçi Orwell'ın diğer kitaplarına da çok güzel tasarımlar uygulamışlar. Değinmeden geçmek istemedim. Ben kitabı çok beğendim. Daha sonra tekrar okuyacaklarım arasında yerini aldı. Uzun bir yorum oldu, umarım sıkılmadan okuyabilmişsinizdir. ^^ Siz 1984'ü okudunuz mu? Lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın... Etkinliğe katılan diğer bloglar Puanım Sevgiyle Kalın... Gazeteci yazar George Orwell, '1984 kitabında geleceğin isabetli bir portresini mi çizmek istediniz' sorusu üzerine gelecek hakkındaki öngörülerini anlatıyor. Distopya yazarının gelecek hakkındaki öngörülerinin büyük ölçüde gerçekleştiği söylenebilir. Kaç yıldır okumak isteyip bir türlü başlayamadığım kitap. George Orwell'e 'Hayvan Çiftliği' ile başladım ve iyi ki de öyle yapmışım. Kitap yazarca gelecekten bahsediyor. İktidarın 'Büyük Birader' Big Brother isimli bir liderin eşliğindeki bir Parti'de olduğu, iktidarın devamı için her şeyin kontrol edildiği, edemedikleri nokta olursa değiştirdikleri, kendi kontrolleri dışında hiçbir şeye izin vermedikleri, insanların insanlığını azaltmayı hedefleyen bir iktidar. Bu yeni yapılanmayı yavaş yavaş ve sürekli olarak aktarıyor ki birebir yaşayasınız. Bunu başarıyor da! Ama aynı zamanda içimi sıkmayı da başardı Orada yaşıyormuş gibi oldum. Belki de okumak için yanlış zamanı seçtiğimden kitap çok yavaş ilerledi. Uzun süre aynı şeyleri tekrar ediyormuş gibi geldi. Neyse ki sonlara doğru garip bir hareketlenme oldu ve 'kitap bitti' diyeceğiniz bir noktada çok başka bir yere taşıdı. Mutlaka okunması gereken bir klasik. Kaç yıl önce yazılmasına rağmen güncelliğini asla yitirmeyen bir klasik. Aradan bu kadar yıl geçti, hala 'iktidar'lar aynı. Ürkütücü ama gerçek... Hele ki 'parti'nin yapısının detaylı anlatıldığı, savaşların neden yapıldığının açıklandığı kısımlar tüylerimi ürpertti...Okurken bir iki kelime dikkatimi çekti Önünde sonunda Bu ifadeyi hep "eninde sonunda" olarak bilen biriydim. Meğer ikisi de Bunu da ilk kez gördüm; sıkça geçiyor kitapta. Anneler için dipnot Her şeyi okuyamayan vakitsiz, uykusuz, içi daralmış anneler bu kitabı biraz ertelesin ; Mutlaka okusun ama yukarıdaki haldeyken değil. Kitapla ilgili paylaşımlar

george orwell 1984 kitap yorumu